image

Lice bölgesinde çok eski tarihlerde yerleşik hayatın başladığı bilinmektedir. Lice’deki Asur kitabeleri M.Ö.7000’li dönemlerdeki arkeolojik bakır çağı son Neolitik döneme tanıklık etmektedir.

Yörede M.Ö. 3000’lere ilişkin ilk bilgiler Hurri – Mitanni halkına dayanmaktadır. M.Ö. 14. Yüzyıl sonlarında Hurri – Mitanni egemenliğine son veren Asurlular oldu. Frig akınları Asur devletini zayıflatınca, yerel prensler öz yerlerinin sahibi oldu. Bu döneme ait belgelerin azlığı nedeniyle bu prenslikler hakkındaki bilgiler azdır. Nirbi Prensliği’nin Lice ve Hani yörelerinde hüküm sürdüğünü Asur ve Urartu kaynaklarından öğreniyoruz. Bu dönemden sonra Lice’de çeşitli medeniyetler hakim olmuşsa da Lice daha çok Asur hakimiyetinde olmuştur. Daha sonra bölgede sırasıyla Med, Pers, Makedon, Partlar ve Roma hâkimiyeti sürmüştür. Lice M.S 622 – 639 yılları arasında Bizans (Doğu Roma) hâkimiyetine girmiştir.

Halife Hz. Ömer zamanında Lyaz Bin Ganem ve Halid Bin Velid komutasındaki ordular Bizans’la savaşarak tüm Diyarbakır ve ilçelerini ele geçirdiler. Hz. Ali ile Muaviye arasında yaşanan Sıffin Savaşından sonra “Hakem Olayı” ile Muaviye halife seçilince Emevi devleti kuruldu. Böylece tüm El-Cezire (Mezopotamya) ve Diyarbakır, Emevi devletine bağlanmış oldu. Emevilerin yıkılmasından sonra bölge Abbasi’lerin eline geçti. Abbasi’ler sürekli olarak Bizans’la savaşması sonucu zayıfladı ve bölge Mervaniler’in hâkimiyetine geçti. Mervaniler döneminde Lice ve Diyarbakır en sakin yıllarını yaşadı.
Mervaniler’den sonra Lice ve Diyarbakır Büyük Selçukluların hâkimiyetine geçti.

Bölge Melik Şah’ın ölümüne kadar Büyük Selçuklu denetiminde kaldı. Melik Şah’ın ölümünden sonra büyük bir otorite boşluğu yaşandı. O sırada Suriye’de yaşayan Melik Şah’ın kardeşi Tutuş kendi hükümdarlığını ilan etti. Tutuş 1098 yılında haçlılarla girdiği savaş sonrası ölünce bölge 1121 yılına kadar Ahlatşahlıların elinde kaldı. 1121 yılından sonra bölge Mardin Artukluları ile Hasankeyf Artukluları arasında el değiştirdi. 1222 yılında Diyarbakır ve çevresindeki tüm kaleler İlhanlılar tarafından yağmalanmış ve bir süre sonra Eyyubi hâkimiyetine geçmiştir. Bundan sonra bölge Eyyubi Anadolu Selçuklu savaşlarına sahne oldu. Bölge 1259–1302 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devletine bağlı kaldı.

İlhanlı hükümdarı Gazan Han (1259-1304) II. Suriye seferi sırasında Diyarbakır ve bölgesini Mardin Artuklularına bıraktı. Böylece bölgede İlhanlılara bağlı bir Artuklu yönetimi tekrar başlamış oldu. Bundan sonra yerel amirler tarafından yönetilmeye başlanan Atak (Lice) Meyafarikin, Amid kaleleri bu durumlarını 1390’lı yıllara kadar korudu. 1394’te Timur Diyarbakır’ı kuşatarak aldı. Timur daha sonra bölgenin yönetimini Kara Yülük Osman’a bıraktı. Böylelikle yöre 1401’de Akkoyunlu yönetimine girdi. Safavi’ler 1502’de Şurur Savaşı’nda Akkoyunluları yendikten sonra ülkenin her yanına hâkim oldu. Ancak çeşitli iç isyanlar olmaya devam etti.

Bu durum 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeye hâkim olmasına kadar devam etti. Bunca savaştan sonra Lice ve Diyarbakır Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girerek belli bir istikrar yakalamıştır.

1517 yılında Osmanlı egemenliğine giren Lice bu sırada önemli bir yerleşim yeri olup Atak sancağına bağlıydı. Bundan sonra giderek önem kazanmaya başlayan Lice 1871 yılında ilk defa Diyarbakır’a bağlı bir ilçe konumuna gelmiştir. Genç, Hani ve Kulp Lice’nin bucakları olarak görülmüştür.1890’da da Kocaköy Lice’ye bucak olarak bağlanmıştır. 20 Nisan 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye kanununun 89. maddesi sancakları kaldırmış ve idari taksimat vilayet, kaza, nahiye ve köy şeklinde tespit edilmiştir. Bu konuma dayanılarak Lice, Diyarbakır iline bağlı bir ilçe olmuştur. İlçe 6 Eylül 1975 yılında büyük bir deprem felaketi geçirmiştir. 2367 kişi hayatını kaybetmiş, ilçe merkezi tümüyle hasar gördüğü için dağın aşağı tarafına yeniden inşa edilmiştir. Yine aynı depremde yaklaşık 35 köyde birçok can kaybı ve ağır hasar meydana gelmiştir.

Görmeniz Gereken Yerler

image